Son yazılar

26 Şubat 2015 Perşembe

En İyi Anime Müzikleri (OST leri)

Anime deyince bir duraksıyorum; öyle seviyorum ki animeleri ve müziklerini..Cidden bambaşka bir dünya. Bir sıralama yapmıyorum; yapmayacağım. Çünkü paylaşacağım açılış ve kapanış müzikleri öyle mükemmel ki sıralama yapmak haksızlık olur.

El ka okuyorsan; senin bu oğlanı tanıman lazım :P 

Nette ilk izlediğim anime benim için unutulmaz; Vampire Knight..

İlk izlediğim de nasıl etkilenmişsem; evde akaku akaku akaku kurete diye gezdim. Sonra baktım; japonca vs demeden ben gerisini de ezberlemişim; o bet sesimle çığırıyorum şarkıyı. :)

Açılışı:

Bir de kapanış müziği var tabii ki; ilk dinlerken telefonum böyle çalmalı..ama kızın sesi olsun istememiştim..neyse işte enstrümantal halini bulup öyle kullanmıştım.

Kapanışı:


İkinci anime müziği ise; Gokukoku no Brynhildr..

Anime başta çok güzel başlamıştı; sonra dayanamadığım bazı mevzular (Çok fazla  eeichi sahne) olunca animeyi zorla daha doğrusu; açılış uğruna izlediğimi fark ettim :) Fakat türleri içinde iyi denilebilecek bir anime.

Açılışı:


Çok havalı değil mi? :D İnsan bunu nasıl izlemez ki?

Bir de; "Müziğin iyiyse; sözlere ihtiyacın yoktur" ehehehe :D

Minnak grup için hiç anime paylaşmadım..Kötüyüm yine. :)

****

Sırada ise; biraz beyin jimnastiği yaptıran anime; "Amnesia"



Küçük ama bir o kadar büyük not: Bu animedeki erkek karakterler aşırı yakışıklı çizilmişti.Kızı da kıskandım çok; Ulen her sabah kalkıyorsun ayrı ayrı tüm oğlanlar sevgilin. :D  Akşam yatıyor sabah kalkıyor; oğlan değişmiş bir ultra daha yakışıklısı gelmiş. Neyse. Açılışı güzeldi.

Açılışı:



Bir anime daha vardı tüm erkekler yakışıklıydı ama animede iş yoktu..

Sonradan hatırlayıp edit yapan masum kız: Diabolik Lovers'dı. Hepte uyuz kızlara yakışıklı oğlanları çizmişler. Ulen anime de bile adalet yok ya. :) 

****
3-5 Defa izlemek zorunda kaldığım; anime: Ouran High School Host Club




Kiss Kiss.. Fall in love.. 

Kiss olunca Love olmamak mümkün değil :P

Açılışı:
Lütfen TIK TIK yapıp izleyin; çünkü videosunu koyamadım. böhüü....

Karakterlere özel sololar var; en çok Mori senpai'yi beğendim... *_* Mori senpai gel beraber kütük ağaç keselim.. ^_^ 




*****

Ve gelelim güncel ama bitmek üzere olan hayran kaldığım anime *_*

Akatsuki no Yona:



Aşırı güzel bir konusu var; ayrıca ilk açılışı sadece enstrümantal idi.. çok hoşuma gitmişti.

Birkaç bölüm sonra; opening değişti. Ve dinledikçe hoşuma gitmeye başladı..

Lalalalalalala....

Açılış:

Gördüğünü üzere yne erkekler ultra yakışıklı çizilmiş.. İnsanı "nolar gerçek hayatta da olsun böylesi"diye yalvarttırıyor. Hayır yine bize yoğ :D 

*****

Sıradaki anime ise;  Shigatsu wa Kimi no Uso



Bu anime beni aşırı etkiledi ya da şöyle söyleyeyim; duygusal olarak üzerime çok gelindiği zamanlarda izlemeye başladım..Çünkü ağlamak denilen şeyi güçsüzlük sayan ben; bu animenin bir performansında gözümden yaş geldi.. Güçsüzlük sayılmaz ama ahmaklık diyebilirsiniz benim için.Olum neye üzüldüm ben öyle? Şarkı gözümden bir damla yaş döktü diye kıymetli oldu; pc'ye, flash'a, ve telefona kaydettim ki kaybolmasın :D Hastalıklı davranışlarım işte. :D

Neyse; Orjinal Açılışı bu: TIK TIK

Orjinali değil de; canlı performansı daha hoş:


Bu da benim gözümden bir damlacık su götüren şahaser:


                                           

Bu performansta tarif edemediğim bir şey var ama anlatamıyorum; sanki kalbime ılık ılık bir şeyler akıyor; sonra taşıyor. Çok bunalıyor gibi oluyorum ama bir anda ferahlamış hissediyorum. Evet deliyim :d Hayır cidden bende garip bir etkisi var. Sırf bunun için piyano çalmayı öğreneceğim. Evet bu bir eksikti. :D

****

Sıradaki güzellik ise; Angel Beats!



Bu animeyi izleyeli yıllar oldu; hala şarkısını hatırlayıp; dinleyip triplere giriyorum :D 

Açılışı:



Depresyonlardan çıkaran acıklı ama bir o kadar da incinsekte devam etmemizi haykıran o şarkı:


                                        

Hem komik hem de acıklı bir animenin şarkılarını seslendiren kişinin sesi de böyle olmalı.. Kadının sesi çok hoş ya. Aşırı saygı duyulası.

Çok mu anime oldu ya? Napsam bıraksam mı? :D Devam edeyim;

*****
Bilmem kaçıncı anime açılışımız ise; Mirai Nikki'den geliyor. :D 18 Yaş üstü izlesin. ^^

Psikopat anime; yemin ederim Yuno'dan tırstığım kadar başka hiçbir kızdan tırsmadım. Hayır rüyalarıma gelip erkek haremimi elimden almışlığı var kızın :D Kökün kurusun Yuno.

Açılışı:



Ve gelelim Efsaneye....Hellsing Açılışı..



Şubi dubi duuuu :D
Şubi dubi duuuu.....



Alucard bilmem kaçıncı veledin Draculası :D Sevgili Zeynep; yazımı okuyorsan; lütfen o hellsing biblosunu bana ver.. bak sana pasta börek ne istersen yapayım; ama o benim olsun nolar kız? :D Bilinçaltı mesajı yollayacaktım ama içim el vermedi :D

*****

Son olarak hepimizin sevgilisi bahtsız Candy :D

Wataşiva wataşiva wataşiva candy :D 

Waratte warratte candy :D

O zaman ki çocukluğumla bu kısımlar aklımda kaldığından bağıra bağıra bu kısımları söylerdim..


Yüzündeki çilleri önemsemeyen bu kızı çok severdik be... 

BONUS:

Kaç yaşıma geldim; hala anlam veremediğim bir konudur illuminati. Sıradaki anime ise; bir illu özentisi; "Elfen Lied"


Adamlar parada mı kazanmasın yahu? Dikkat çekmek için güzel bir yöntem tabii ki. Ayrıca o dönemin en iyi animelerinden biri oldu. 

İç sesim: "Gızz çıplağğğ ya bunlar? "

Napak adamlar öyle betimlemiş. Ayrıca o çıplaklıkla başka bir şey anlatmaya çalışmış; en azından mangaka'nın röportajları hep büyük laflarla doluydu. Garipti vs ama. Neyse :D

Açılış:


Aşırı Din sempatizanı gibi görünüyor ama değil; bir yerde kendi inandıkları şeylere çomak sokuyorlar. Eleştirmek demiyorum; çünkü eleştiri de şüphe yoktur. Bu adamlar inandıkları şeyler hakkında şüphe duyuyorlar. Müzikleri de iyi kullandılar.. yani neredeyse kıza ben bile sempati duydum. Bilimle kendi düşüncelerini birleştirip bir anime yapmışlar oldukça ilginçti. Açıkçası 18 yaş üstü izlesin. Ne yorum yapmışım; mangasını vs okuyunca insan delleniyor.

Bitti vallahi :D Yorumlarınızı bekliyorum ^^




21 Şubat 2015 Cumartesi

Deli'ye Esen Rüzgarlar..

Öyle hissizleşmişim sanki...mekanikleşmiş gibiyim... yazmak istiyorum ama elim kaleme deftere hasret kalmış sanki. Parmak uçlarım uyuşmuş, uyarı veriyor gibi; bak diyor bu son hakkın.. Kokuyu duyuyor musun? Hayır; bir ses duyuyorum.. ve bir de hafif ama rahatsız edici bir koku. Radyasyon kokan bir koku...gerçekten mekanikleşmişim...O hızlıca dönen pervaneye kapılmışım.



Daha dün o kocaman mekaniğe bakıyordum..Sonra bahtsız Candy misali; sonunun kötü olacağını bildiğim halde; hep iyi demişim..Pollyanna ölmüş bile.. ben mezarına gidip bir çiçek dahi dikmememişim...Kötülük yayıldı diye ahlanıp vahlanmışım...

Sonra umudum kanatlanmış; parmak uçlarım bir kez daha sızlayınca anlamışım; evet bir şansım daha var; sonsuz kez bitmeyen o şanslar, sonsuz kere verilen o sözler..çok mu yalancıymışım? Pinokyo gibi burnum uzamışta görenler önemsememiş. Hafifçe omzuma değip geçmişler yakınımdan.

Peri gelmiş soruyor; kül kedisi gibi olmak istermiymişim diye... Önce acı çekip kısacık bir mutlu sonla mı kandıracaktı beni..Masallar gerçek olacaksa bile; gerçekler acıdır. Gözler gerçekliği görünce; var olmayan ülkeyi vadetmişler bana..kalbim dile gelmiş; Peter Pan olacaksam..kalırım diye.Kalbimde kalacak mı o ülke de. Hiç büyümese...



Gözlerim kapanmış; uyku bastırmış; uyuyan güzel değil birden düşünen biri olmuşum..hala mı mekanik miyim diye? Sonra derin bir ah çekmişim..tüm nefesim çayırları günbatısı gibi oynatmış. Sonra farketmişim sam yelini...hareket eden çayırlar değil beni uzaklara taşıyan bir avuç kummuş.Esen günbatısı değil sam yeliymiş.



Ellerimi açmışım; bir ekmek kırıntısı kadar kalan umudumu savurmuşum..İlk önce beklemeye koyulmuşum; sonra yine fark etmişim..beklemek beni yıldızlara ulaştırmayacak...

Gözüm başka yıldızlara kaymış ilkte..diğerlerini bırakmak istemişim..elimi çektikçe toz olup elime bulaşmış..yıldız tozu çıkar mı aa dostlar? diye inlemişim..


Sonra hatamın farkına varmışım; aniden değil, adım adım, azar çekmem gerekiyor elimi..Pollyanna canlanmış gibi,Candy olamadan; Pinokyo'ya beyaz yalanı gösterip; Peri'ye yıldız tozunu değil yıldızları sunmam gerekiyormuş; anladım.Hayatım masal olmuş; masallar gerçek olmasa bile..hiç o bahsettiğim rüzgarlar esmemiş..Bir lodos almış gitmiş hep. Elimi yine açmışım...avucum hep doluymuş aslında..

14 Şubat 2015 Cumartesi

Türk Dizileri Müzikleri; Oya- Bora Efsanesi

Can sıkıntısına 90'lara can suyu vermek istedim. Her şeyin üst üste geldiği zamanlarda dinlenecek birini... aslında dinlenecek biri dememem lazım size var olanı hatırlatacağım.

Kore'nin dizileri için OST Kraliçesi varsa; Günümüzün Türk dizileri için OST Kralları ve Kraliçeleri var.. ama ortada daha Kore vs yokken bizim bir Kral ve Kraliçemiz vardı.

Oya- Bora


Jenerik müzik haricinde bölüm aralarında seslendirilen, bölümlere özel müzikler yapılırdı. Günümüz Türkiye'sinde şimdi cips müzikleri dahil bu konuya. Özel bir çaba söz konusu değil.Hani örnek verecek olursam; adam dizisini yapıyor; araya duygusal sahnede Demet'ten bir şarkı koyuyor. Olay bu yani.

Oya Bora'dan "Giderim Bu diyardan" eminim bunu hatırlarsınız. ^^



Ben nasıl hatırlıyorum peki..90'larda var olan müzikleri..Çok mu yaşlıyım; hayır tabii ki. (İlk defa genç hissediyorum tarihe geçsin :D ) Ama küçükken izlediğim diziler de; bir ablanın sesini duyardım huzurlu olurdum. Hiç yoktan rahatlatırdı sesi...ağır çalgılar kullanılmazdı müziklerinde.. hafifti her şey.Bazen gitarın sesine bazen de bir ıslık sesine tav olurdum. Aslında diziyi değilde; müziği hatırladığımı fark ettim bir süre sonra. Hatta dizi aklımda kalmasa bile müziği kalıyordu. Örneğin; bir ara "aynalar denize küskün diye" bir satır geliyor aklıma bir müzikten.Ama diziyi hatırlayamadığım gibi tüm eski dizilerin müziklerini aradığımı biliyorum. Neyse sonra buldum.

O bahsettiğim şarkı Hırçın Menekşe adlı diziye aitmiş ^^


Misal; "Süper Baba" izlerdim; o beni çok etkilerdi.. ama sadece dizi mi? Müziği öylesine özeldi ki..birde sanki hep bana yazılmış hissederdim..çocukluk işte. Dizinin şarkılarını dinleyince; sadece bir flüt ve gitarla ne kadar devleşmiş sahne diye düşündüm büyüyünce.



Klişedir ama hani ruhun gıdası müzikti ya.. asıl gıda bu tarz yapılan müzik bence. Kaç yaşına geldim hala dinleyip huzur dolabiliyorum ya da rahatlayabiliyorum.

Dizi müzikleri genellikle sanatçılar tarafından seslendirilir ya da oyuncu tarafından..Ama 90'larda "OYABORA" diye bir kült vardı., Oya Küçümen ve Bora Ebeoğlu çiftinden oluşan müzik grubu; Grup Denk adıyla müzik piyasasına girmişlerdi.

90'lı yıllara isimlerini "Oya bora" diye yazdırmışlardır.Günümüzde ise; "Aria" adı altında dizilere müzik yapmaktadırlar.Açıkçası Oya Küçümen'in devam edip etmediğini bilmiyorum.Dublaj yaptığını da hatırlıyorum. Vikingleri hala hatırlarım. Kendisi annemle yaşıt; annem de hayranıdır.

Çocukluğumun bir parçasıdır; belki de hayallerimin Peter Pan'ı..

Oya Bora dinlemek isterseniz; TIK TIK