Son yazılar

29 Ekim 2021 Cuma

Aşkın Yaşı Var >17/27< Koikimo Anime Tanıtımı

 Kore dizilerinden hatta Kore'den soğuma hissi gelince doğrudan animelere yönelen bir ben var benden içeri :) Zaten eskisi kadar izlemiyorum. Daha çok okuyorum; roman, manga, manhwa... Artık manhwa da okumuyorum. Sinirlendim çünkü. Manhwa, Kore'nin mangası(çizgi romanı) diye düşünün.  Bunların çizerleri bir kendini beğenmiş ki anlatamam. İnsanları tehdit ediyorlar vs. Hayranlara eserlerini parayla almayanlar var diye küfür edip tehdit edenini bile gördüm. Abi Japon abiler yıllardır bu işi yapıyor. Sizin kadar bir taraflarını yırtmadılar. Ağzımı bozduruyorsunuz. Siz nasıl bir toplumsunuz aklım almıyor cidden. Kendini beğenmişlik yakanızdan akıyor. Sanıyorlar ki bu düzen böyle gidecek. Bekle gidecek. Neyse sinirlerimi çok yıpratmadan asıl konuya dönelim. Size son zamanlarda izlediğim eğlenceli animelerden birini anlatacağım. Koikimo! Aslında ismi daha uzun, şu şekilde "Koi to Yobu ni wa Kimochi Warui" ama kısaltılmış hali candır, değil mi? :)) 

Konusu itibarıyla tepki çekmiş bir anime. 27 yaşında işadamı Amakusa Ryou'nun yıldırım aşkı ile liseli kız kardeşinin arkadaşı 17 yaşındaki Arima İchika'ya aşık oluşunu izliyoruz. Liseli kızımın duruma verdiği iğrenme tepkisini 27 yaşındaki sarışın delikanlımız kızın sevgi göstergesi olarak algılasa da aralarında oluşan bu ilginç bağı bizlere izlettiriyor. 

Başrol oğlanımız Ryo:)

Anime hakkında küçük bilgiler aktaracağım. Animeye beni en çok çeken şey aralarında geçen diyalogların dinamiği. Kedi köpek ilişkisini anımsatsa da o dinamik çok iyi yakalanmış.Zaten bu anime bir mangadan uyarlandığı için bu noktada asıl mangaka ya saygı duymak gerekir diye düşünüyorum. Sensei diyologların efsane. Çoğu sahnede durdurup güldüm çünkü:) en çekici noktası dili diye düşünüyorum. Kelimelerle etkilenmek çok zordur. Bunu başarmışlar.

Ryo ve İchika :)

Anime aşkın yaşı yoktur diye bağırsa da diyor ki zorlukları çok. Yani bu şekilde ilişki yaşayacaksanız böyle engeller olacak, bunları aşabilecek misiniz? Bu yönden de ona bir 8 puan verdim ben. Zira fazlaca hayatın içinden gerçeklerle örülmüştü. Size bunu sormuyor aslında karaktere soruyor. Siz karakterle birlikte karar veriyorsunuz. 

En çok güldüğüm sahnelerden  biri. İzlemek isteyenler olur diye asla anlatmıyorum sahneyi:)

Elbette romantizm animesi denilince korkanlar oluyordur. Misal ben vıcık cıcık aşkları izleyemiyorum. Bu animedeki gibi dinamikler olması gerekiyor kendi adıma. Romantizm çok güzel işlendi. Bunun nedeni de bence ana karakterlerin birinin yetişkin işinde gücünde diğerinin liseli öğrenci olması diye düşünüyorum. 27 yaşın getirdiği romantizm çok farklı, 17 yaşında öyle. O yüzden orta yollu bir romantizm vardı. Sona doğru olgunluk seviyesi artsa da :) Hani örnek verecek olursak Sukitte inayo depresif bir romantizmdi. Golden Time'da öyle. Bu ikisinin Koikimo ile alakası yok bence. Sanki biraz daha Toradora'nın olgun versiyonu gibi. Hikayeler aynı demiyorum, hikayenin anlatılışı kurgusu romantizmi ve komedisinden bahsediyorum. 


Rio efsane en iyi arkadaş ödülü bu kızın :)

Gelelim yaş olayına. Keşke lise öğrencisi yerine üniversite 1. sınıf falan olsaydı. Animenin belki de tek negatif yanı bu olsa gerek. Mangaka'nın nasıl bir fantazi dünyası varsa 17 yaşındaki liseli kıza 27 yaşındaki oğlanın aşık olabiletisini yazmış çizmiş. Derseniz ki kötü bir sahne var mıydı bence yoktu.Yani anime sapıklık üzerinden gitmiyor. Pedofili var falan bunlar saçma olur. Sadece bu fikir üzerinden anlatmaları animeyi garip kılıyor. Düşününce bu sorun animeyi de farklı, sorunlu, anormal kılıyor. Sonuçta iki tarafta yetişkin olduktan sonra aralarında 10 yaş olabilir. Ama nasıl, nerede, kiminle ne şartlarda soruları bu kriterleri değiştirebilir. O yüzden etrafımda gördüğüm 20-30 yaş arası evliliklerini normal buluyorum. Sözün özü sapıklık içeren bir anime değil. Burada sorgulanması gereken neden 17 yaşındaki kıza aşık olan bireyi kızın ailesi sorgulamıyor. Ya da ne bileyim neden kendi yaşıtları varken mantıklı olan bu iken 27 yaşındaki birey nasıl oluyor da 17 yaşındaki kıza aşk hissiyatı duyabiliyor. Bizim ülkemizde çok örnekleri var. Ki 27 yaşındaki birey de tüm liselilere aşık falan değil sadece ana karakter kızdan hoşlanıyor.

Klişe sahneleri yok en güzeli bu sanırım. Gerçi konu biraz farklı olunca klişeye de yer kalmıyor. Yan karakterleri güzel işlemediler gibi geliyor bana. Misal Ryou'nun kız kardeşi Rio. 10'da 10 karakterdi. O kıza nasıl olur da güzel bir hikaye çıkarmazlar. Gözün kör olmaya mangaka emi. 

İkinci erken sendromu yaşamadan olur mu? Ama merak etmeyin klişeleri tokatladılar :)

Çizimlere gelirsek. Farklı çizimleri var. Daha önce bu tarz çizimlerde bir anime izledim mi diye düşünüp durdum. Sola ve sukitte inoya izlerken çizimleri farklı diye düşünmüştüm. Böyle çok mükemmel çizimleri yok ama bence çekici ve kendi albenisi olan çizimleri var diye düşünüyorum. 

Ve müzikleri. ilk iki bölümde animenin opening şarkısını bulup indirdim :) Gerçekten müzik olarak çok iyi seçimler yapılmış. Sonra baktım 5. bölümde endingi de dinliyorum. Şarkıları çok iyi.


Açılışı :)

Kapanış :) Sonra favorim bu oldu :)

Sözün özü bu anime öyle cinsel tacizi falan savunup romantizmleştiren bir anime değil. Kendi kendini sorgulayan bir yanı da var. İçindeki her şey kurgudur. Her ne kadar hayatımızda örnekleri olsa bile. Bu yüzden eğlenmek ve iyi vakit geçirmek amacıyla izlenilmesi adına tavsiyemdir. 

Puanım: 7/10
Hikaye:6/10
Müzik: 10/10




13 Aralık 2020 Pazar

İzlenmesi Gereken 5 Süper Kore Dizisi:Part 2

 Part 1 i seneler önce yapmıştım. Nedense bir yazı daha yazmalıyım diye düşündüm. Nedeni daha çok şu an yeni bir diziyi kolay kolay izleyemiyor oluşumdan bence. Sıkılıyorum izlerken. Ya da o konuyu gerçekten arakladıklarını fark ediyorum. Araklamak çalmak diye bahsediyorum. Çünkü bizim ülkemizde yapımcılar yapılan uyarlamalar için nereden aldıklarını söylerken sağ olsun Koreli yapımcılar bunu söyleme zahmetine girmiyorlar. Çok nadir popüler olan işleri aldıklarında orijinal projeyi belirtiyorlar. Ve acı tarafı Japonları bu kadar kötülerken neredeyse sektördeki tüm işleri Japon sektöründen çalıntı. Belirtmeleri ise çok nadir. Sanmayın ki TV'deki işleri çalıyorlar. Bu genelde çok eski bir novel(roman) ya da manga olabiliyor. Daha önce böyle bir tartışma oldu. Bizimkiler korecanlar yani:) nasıl koruyorlar anlatamam size :) Kill me Heal me dizisinin eski bir mangadan araklandığını yazdım diye resmen yorumlarda beni boğmaya çalışmışlardı. Halbuki ben de diziyi izleyip çok sevenlerdendim. Ama doğruya doğru çalıntı. Kill me Heal me zamanında Hyde Jekyll, Me webtoonu vardı. Bununda dizisini yapmışlardı, hatta uzatmalı nişanlım Hyunbin başroldeydi fakat vasat bir diziydi. Neyse işte o sıralar yayınlanırken Webtoon yazarı Kill me heal me nin yapımcı şirketini hikayesini çaldığına dair mahkemeye vermişti. Fakat o da ne çok sürmeden davayı geri çekti. Çünkü hikaye ikisinin de değil. Japon abilerin eski BL(erkek erkek arasında geçen aşk hikayelerini anlatan mangalar) bir mangasından. Bunu nasıl mı biliyorum bu dizi yayınlandığında Japon olduğuna inandığım bir tumblr yazarı bu bl manganın bazı sayfalarını paylaşmıştı, tam da o mahkeme zamanlarında. Herkes çılgınca sayfalardaki sahnelere bakıyordu. Başroller erkek erkek olması dışında sahneler aynı. Kıza dönüşmesi, çok kuğul tip falan, intihara meyilli ergen daha sayamadığım bir çok şey. Sonra bu mahkeme olayları büyüyünce ingilizce bilen hayranlarda sayfalarda çoğalmaya başlayınca birden kızın tumblr sayfası yok oldu.(Sayfa adı senn sinn ve japonca karakterler içeren isimlerden oluşuyordu, sayfaya girmeye çalışınca ana sayfaya yönlendiriyor silinmiş oluyor değil mi? ) Webtoon yazarının da haberi çıktı, davayı geri çekmiş. Hadi inandırın beni orijinal iş diye :)) Ne için geldim ne anlattım yalnız. Bu kadar dedikodu yeter asıl posta geçelim. Size önereceğim ilk süperli dizi :)

Hotel Del Luna 2020

Lee Ji-eun yani IU ve  Yeo Jin-goo'nun başrolünü paylaştıkları fantastik bir drama. Senaristleri de şu ünlü Hong kardeşler; zamanında  My Girl (2005), You're Beautiful (2009), My Girlfriend Is a Nine-Tailed Fox (2010), The Greatest Love (2011), Master's Sun (2013), Hwayugi (2018) gibi dizileri yazan senaristler. 

Konusunu özetlersem Sadece hayaletlere hizmet veren bir otelin sahibesi ve zorla yöneticisi olmak durumunda kalan bir adamın başından geçen trajikomik ve korkunç olayları anlatıyor. Elbette bu kadar basit değil. Otelin güzel ama sinirli sahibesi rolünde (IU) Jang Man-wol var. IU mükemmel bir oyunculuk sergiledi. Zaten daha önceki dizisi My Mister da döktürmüştü. Dizi boğucuydu, bitiremedim o diziyi. Netizenler eleştirdi mi hatırlamıyorum. Hatırlayan varsa yazabilir.

Karakteri dakikası dakikasına uymayan biri ikizler burcu olsa gerek :) Birçok kişiyi öldürdüğü için ceza olarak bin küsur yıl oteli işletmek durumunda kalmış. Haliyle bu onu agresif biri yapmış. Aslında bu öldürme hikayesinde arka planında çok fazla hikaye var ve aşırı spoiler içeriyor bu yüzden yüzeysel anlatıyorum. İzleyip görmeniz için :) Ama karakterinin sadece kini ve öfkesi anlatılmıyor tabii. Sürekli gösterişli kıyafetler giymesi ve lükse düşkün olması onu daha cezbedici ve merak unsuru haline getiriyor. İzleyen herkes ne giydiğini her bölüm inceliyordu. Tıpkı moda şovu gibiydi.


Başrol oğlanımız ise Yeo Jin-goo, karakteri Gu Chan-sung. Bu çocuğun oyunculuğu hep iyiydi. Yıllar önce Missing You ve Güneşi Kucaklayan ay'da izlemiştim. Nefis oyunculuğu var. Öyle saçma abartılı oyunculuklardan değil. O yüzden favorilerimdendir.  

Hotel Del Luna'nın yeni genel müdürü Chan Sung, Hardvard'tan mezun olup geri döndüğünde kendini hayaletler ve Man-wol ile bulur :) Arka planda hikayeleri kesişmiş iki ana kahraman ama bu daha değişik bir keşişme. Spoiler olacağından ortak noktalarını yazmayacağım. Karakteri ManWol'ün aksine korkaktır. Bu korkularla baş etmek için neler yapacağına ve Manwol'ün gösterişlerini gereksiz harcamalarını nasıl kıstığına tanık olacaksınız en sevdiğim sahneler ayrıca :) Manwol'ün gerçek hikayesini öğrendiğinde korkacak mı? bunu sorgulayıp izleyeceksiniz :)


Bunun yanı sıra dizi tam bir konuk oyuncu silahıydı :) Lee Junki, Lee Seon, Lee yikyung, Sulli, Kim Soohyun bunlar aklıma gelenler :)


Özetlersek 10 üzerinden 9 luk bir diziydi. Bence ay izleyecek dizi bulamıyorum diyenlere göre :))
 
İkinci Dizimiz ise;


QUEEN INHYUN'S MAN.. 2012

Bu diziyi o kadar çok seviyorum birkaç kere izlemişimdir. Özellikle birkaç sahnesini. Başrollerinde Ji hyun woo ve Yoo in na var. Ji hyun woo Joseon döneminde danışmanlık görevi yapan bir devlet memuru Kim Bung do rolü ile karşımızda. Yapım 2012 yılına ait :) Yoo İnna ise 2012 yılında ilk başrolünü kapmış bir oyuncu Choi Hee Jin olarak karşımızda. Tanışmaları da Bung do'nun  Choi heejin'in setine elindeki bir tılsım zarfla zaman yolculuğu yapıp düşmesiyle başlıyor. Çok fazla spoiler vermek istemiyorum. Bu diziyi izlemeyen varsa mutlaka listenize alın derim.

Öncelikle neden izlemelisiniz maddeleri sıralayacağım:

Bu kızdan oyunculuk dersi alması gereken çok popüler oyuncu var bence :D

1.Yoo İnna kadın oyuncular içinde en tatlı ama bir o kadar da en iyi ağlayan kadın oyuncu bence. Hiç sırıtmıyor ağlaması.  Erkek partneri ile alışılmışın dışında kimyası sayesinde her hareketi dizide ona puan kazandırıyor. Ağlamak dedim diye sırf damardan dram sanmayın her şey dozajındaydı :) Komedi, romantizm, dram, fantastik var da var :)


2. 300 yıllık bir zamandan 2012'lere atlarken ya da ayrıntılı bir zaman anlatılırken kafanız karışıyor gibi olabilir ama kafa karışıklığını diğer bölümlerde sonlandırıyor. Ki bu da diziyi zamanda yolculuk mitini iyi kullanan bir dizi haline getiriyor. Kurguya çok kafa takanlara ilaç gibi gelebilir :) ama bazı aksaklıklarda var elbet. Küçük bir telefon meselemiz var ama belki görmezden gelebiliriz. Yanlışlıkla 300 yıl öncesine giden cep telefonu sahnesi var neyse girmeyeceğim bu konuya :))

3. İlk maddede yazmıştım ama partneri ile uyumu. Şahsen dizilerde bazı sahnelerin zorlama olduğunu düşünürüm kimi zaman. Ama bu dizide birbirini seven iki kişinin yakınlaşması cilveleşmesi hatta öpüşmesi çok doğaldı :) Cidden aralarında bir büyü vardı sanki. Ağlarken bile gerçekçi olduğunu düşünüp izliyorsunuz. 

Neyse oğlanımız Ji Hyun Woo bu büyüden etkilenmiş olacak ki kıza hemen çıkma teklif etmiş. Ve dizi yayınlanırken sevgili olmuşlar. İşin güzel tarafı bu promosyon için yapılan sevgiliyiz oyunu değildi. Çünkü dizi bittikten sonra 2 yıl daha çıktılar. o kadar ki herkes evleneceklerini düşünüyordu. Ama birden ayrılıverdiler. :( Ayrıldıklarını duyunca herkes çok üzülmüştü. Belki de sevgili olmaları sayesinde uyumları, tavırları gerçekten ekrana yansıyordu. Çok gerçekçi bir çifttiler, bu bile izlemeye değer kılıyor diziyi :)

4. Dizi geçmiş ve geleceği iyi harmanlamış. Ben tarihi dizi sevmem diyenlere gel beni izle diyor. Ayrıca tarihi bir karakteri oynadığına inanmamızı sağlayan bu şeker oğlanında oyunculuğu çok iyi bence. 


5. Diziyi izlerken bir kilo bonibon şeker ya da fıstıklı çikolata yemiş gibi olacaksınız. Bittiğinde hem güzel bir tat hem de niye bitti be, daha yok mu diye arayacaksınız... Öneririm :)

Sıradaki dizimiz ise; TUNNEL 2017

1986 yılında yaşayan Park Gwangho (Choi Jinhyuk) isimli bir dedektif bir seri katili yakalamak için peşinden koşar bir tünele girer ve tünelin çıkışına geldiğinde kendini 2016 yılında bulur. 1986 yılındaki seri katilin cinayetleri 2016 yılında tekrar işlenmeye başlamıştır. Dedektifimiz etrafındaki değişikliklere adapte olmaya ve geri dönmeye çalışırken cinayetleri aydınlatmaya çalışıyor.


Karakterlere gelirsek;

Favorim elbette Jinhyuk sert görünümlü pofuduk dedektifim ama  onun yanında yardımcı genç dedektif 30 yıl önce genç, 30 yıl sonra çok eğleneli biri olmuş. Gwanho nun geçmişten gelme fikrini kolay kabulleniyor. 

Sevmediklerime gelirsek;

Lee Yoo-Young dizide 2016 yılında yaşayan bir karakteri Shin Jae-Yi canlandırıyor.  Karakteri o kadar uyuz ki seri katiller üzerine yazdığı bir tezin etkisi var diye düşünüyorum. Eğitim görevlisi olarak çalışsa da polislere de yardımcı oluyor. Genel olarak bu kadının oyunculuğu soğuk ve etkisiz. Drama oyuncusu olduğu belli zaten. Korenin tepkisiz mimiksiz oyuncularından biri. Karaktere tutunmamızı sağlayıcı hiçbir etkisi yok.

Yoon Hyun-Min dizide 2016 yılında yaşayan, Park Kwang-Ho’nun (Choi JinHyuk) ortağı Kim Sun-Jae yi canlandırıyor. Gel gör ki bu arkadaşta da mimiksiz oyunculuk söz konusu. A+ bir oyunculuk yok yani. Özellikle eğitim görevlisi kız ve bu oğlanın sahnelerinde çok sıkıldım ve boğuldum.

Geçmişten günümüze gelme, zaman gezgini tarzı dizilerden hoşlanıyorsanız kurgu ve küçük nüanslar olarak bu dizi biçilmiş kaftan. Büyük bütçelerin dizisi değil ama onlara taş çıkartır. Elbette spoiler vermeyeceğim ama final olarak tatmin edici bir sona sahipti. Ve asıl olaya gelirsek romantik komedi bekliyorsanız değil. Güzel bir şekilde fantastik gizem dedektif türlerini harmanlayan bir dizi ile karşı karşıyasınız. Yukarıda saydığım türleri sevenler ve hiç kore dizisi izlememiş bireyler bu diziyi izleyebilirler. 

Dördüncü dizimiz DATING AGENCY: CYRANO

Konusu

Min young(soo young) yanlışlıkla tanışıp çalışmaya başladığı bir çöpçatan şirketinde yaşadığı olaylar anlatılıyor. SooYoung SNSD'deki en beğendiğim ve favori üyem. Oyunculuğu cidden çok tatlı ve doğal. Ben oyuncuyum diye dolanan oyuncu kızlardan daha iyi performansı vardı bu dizide.

Ortadaki abi gayet iyi oyuncu :))


Oyuncu kadrosu muhteşem. Lee Jong-hyuk, Choi Sooyoung, Lee Chun-hee, Hong Jong-hyun, Cho Yoon-woo ve daha nice konuk ünlü oyuncular...

Sooyoung:)

Minyoung karakteri genel olarak romantik genç kızlarımızı temsilen  yer alıyor. Çöpçatan şirketinin başkanı ise gerçekçi bir romantik. İş olarak görüyor daha çok. Bu ikilem iki karakteri zıtlaştırsa da aynı zamanda yakınlaştırıyor diye düşünüyorum. Romantik komedilere yeni bir bakış açısı getiren bir diziydi bence.

Kavuşmak isteyenleri kavuşturan bu modern sevgili bulma şirketi sizi eğlendirecektir. Hem şirket üyelerini seveceksiniz hem de müşterilerini. Öneririm.

Geldik 5 numaraya bir değişiklik yapıp Kore yerine Japon dizi önerisi yapacağım.

Okitegami Kyoko no Biboroku (Kyoko'nun Hafızası) miniş dizi önerimizle devam edelim :)

Kyoko Okitegami (Aragaki Yui) özel bir dedektiftir. Fakat onu diğer dedektiflerden ayıran bir özelliği vardır. Kyoko her sabah uyandığında hafızası silinmiş olur ve her davasını bir günde çözmesiyle ünlüdür. Eğer dava sırasında uyur ve unutursa diye de vücuduna dava hakkında notlar yazar. Yakusuke Kakushidate (Okada Masaki)ise bahtsız bir bedevi rolünde. Kyoko'nun her davasında o kadar şanssız ki şüpheli olarak görünür. Ve Kyoko sayesinde durumdan sıyrılır. Yakusuke kurtaarıcısına aşık olunca aşamayacağı en büyük sorunla baş etmeye çalışır. Kyoko'nun hafızasıyla :)

Konu olarak ilk başta saçma gelmişti fakat böyle günlük hafıza kaybı yaşayanlar varmış. Dizi de anlatıldığı kadar değil ama varmış :) 

Özellikle sevdiğin ya da sevmediğin şeyler var mı?
Parayı severim :)

Kyoko'yu oynayan kızımız çok şeker biri. Masaki'den bahsetmeme gerek var mı bilmiyorum ama bu Japonların gülüşü niye bu kadar güzel çözemiyorum <3Oyunculuklar abartı değildi. Konular sevdiğim üzere bir bölümlük ya da 2 bölümlüktü. Ama bölümleri atlamamanızı öneririm. 3-4 bölüm sonra eski bölümlerden ipucular gelebiliyor. Açıkçası merak unsurunu iyi kullanmışlar. Hep merak edip izlemeye devam ettim :)


Konu itibariyle bir romandan uyarlanmış. Mangası bile var. Manga açısından Kyoko'nun karakter tasarımına sadık kalınmış. Dış görünüş olarak Yakusuke uymuyordu. Fakat bu durumu oyunculuğuyla kapatan Masaki yapmışlar :)  Kostümler çok güzeldi. Kyoko'nun etekleri çok hoştu. Elbiseleri bile tatlıştı. Mangada giydiği elbiseler gerçekte de görünce ay bunlar ne güzel kombinlermiş diyorsun. 

Sözün özü 10 bölümlük mini seriyi ister okuyun ister izleyin. Önerim izlemenizdir.

Ne kadar uzun bir yazı oldu. Umarın sıkılmadan okursunuz. Yazımın Part 1'ı için Tık Tık.  Part 1'i 2013 yılında yazmış olduğum gerçeği var :D

                                 Okuduğunuz için teşekkürler :) yorum yapmayı unutmayın :)


13 Ağustos 2020 Perşembe

Efsane Dizi OST'leri Part 1

Yeni bir Kore dizisine başladım; It's Ok not to be Ok. Soundtrackleri müthiş olunca böyle bir yazı daha yazmalıyım dedim. Tabii sadece Kore değil efsane gördüğüm her dizinin OSTsi(original soundtrack) paylaşacağım size. Böylece dizi de tanıtmış olacağım. Minik notlarla tabii. Asıl olay Dizi Müziği.


İlk dizimiz benim favorim asım Secret Garden OST'si That man. Hala dinliyorum. Özellikle dizinin başrolü Hyun bin in sesinden olan versiyonu muhteşem.  Diziyi fantastik yapan bu adamdı.Kendisi nişanlımdır :)) Ay dinleyin be ya. 




İkinci dizimiz ise Master's sun. Hayaletli öcüklü dizimiz. Belki de gelmiş geçmiş en iyi ostlere sahip. Başrol erkeğe sarılınca hayalet görmeyen kızımızın en tatlı OST'si bu. Touch Love... Hemi de Yoon Mirae sesinden...



Üçüncü sırada ise Goblin var. Ölümsüzlükle lanetlenmiş bir askerin liseli bir genç kızla aşkı bulmasını anlatan dizimiz... Hangi ost sini yazsam bilemedim. Diğerlerini mutlaka  Part 2 ye eklicim merak etmeyin.  Ben yüksek sesle söyleyebildiğimi yazayım :) Buradan Chenyeol ve Punch kızımıza selamlar. O nasıl uyumdur yarebbim.  Stay with me sizlerle... 


Dördüncü sırada ise  TV'de yayınlanırken izlemediğim sonradan netten izleyip müthiş ostleri olan dizi Dudaktan Kalbe. Reşat Nuri Güntekin'i mezarında bir iki ters çevirmişler midir bilmiyorum ama  Sonunu acayip sevdiğim bir dizidir. Bu kadar mantıklı bir son yazılamazdı sanırım. Ve Toygar Işıklı bu adam dizi müziği yapmak için doğmuş. Hala şu müziği dinliyor olmam size nasıl anlatabilirim?  Kalbimdeki sancı sizlerle... Bir tane daha var ama o da part 2 'ye...


Gönlümün birincisidir...Bu kadar sountrack yaz ömrünün yarısını kaplamış bir diziyi yazma. Supernatural efenim. 12 yıllık birikimimle karşınızdayım fakat dizi için yazılmasa bile Supernatural ve kardeşlik denilince akla o şarkı gelir.  Carry On my wayward son...there will be peace when youre done... ulen çok seviyorum bitiyor 15.sezon son sezon T_T



Orijinali de bu: 

Şarkıyı dinleyince Saving People Hunting Things Family business diye derin bir sesle konuşuyorsunuz :) 


Sıradaki şarkı çok sevdiğim dizim Gu Family Book ve güzel Ost'si. Yisabel'den My Eden. Bu şarkı için zamanında sihirli bir etkisi var demiştim. Hala öyle. Bu şarkı arada listemde çalınca aklıma baba Gumiho geliyor ve üzülüyorum :( Diziye ise söyleyecek laf yok. Kurgu senaryo hatta çekimleri  her şeyiyle mükemmeldi. Zamanına göre efektler bile harikaydı.

Ahhh dinleyin: 

Bir de baba Gumiho'yu canlandıran adamımız var: Choi Jin Hyuk adamın kendi şahane bir de o sesiyle büyülemiş. Bana böyle sesler çok hoş geliyor neden bilmem. 


Ve diğer efsane dizimiz; Süper Baba. Fiko abimiz ^^ 90'ların efsanesi. Benimde hala anılarımda olan dizidir. 90'ları hatırlayan varsa bunu mutlaka biliyordur. Bana bir masal anlat baba... Ne ağlardım bu diziye...


Başka bir efsane daha Deli Yürek: Hayda rinna rinna rinnanaay Varlığın yakıyor, yokluğun yok ediyor...Bunları benim hala dinliyor oluşum peki :)) Eskiden Çukur mukur saçmalığı yoktu.. Deli yürek abimiz vardı :)

Yabancı ülkelere ilk giden dizimiz bu arada :))



Bunun devamını yapmak istiyorum... O kadar dizi var ki:) Part 2 Ağustos bitmeden çok yakında:))


16 Mayıs 2020 Cumartesi

Yeni Nesil Power Rangers Hakkında(2017 Filmi Eleştirisi)



Karantina günlerinde en iyi ve en eğlenceli uğraş film izlemektir. Vakti olana tabii :)) Size birkaç öneride bulunacağım. Aslında filmden çok kitap ve manga okuyabiliyorum. Nedeni home office çalışan olmam kaynaklıdır. Size bir ara manga ve kitap önerileri de postu da yazacağım. Aslında birden fazla film tanıtma durumum vardı. Efsaneler tek olmayı hak ediyor diye düşünüyorum.



İlk film bizim çocukluğumuzun kahramanlarından biri... Powerrangers. Daha yeni filmini izleme fırsatı edindim. Elbette değişiklikler mevcuttu ama nostalji gibiydi. O günleri hatırlıyorum da kırmızı ranger sarı ranger  pembe ranger olmak için arkadaşlar falan hep kavga ederdik. Oyuncaklarını alırdı durumu iyi olan haspalar. Kıskanırdık onları. Arada getirirler oynardık. Paylaşamazdık onları. Yoktu aslında bir numaraları. Şimdiki aklımla en azından böyle düşünüyorum. Film de keza aynı şekilde. Aslında çok çok iyi bir film değil. Ama aslına sadık kalmaya çalışan bir yapımdı.



Powerrangers'ı hiç tanımayanlara özet geçeceğim.İyi uzaylıların yardımıyla, dünyayı kötü uzaylılardan kurtaran ergen gençler hakkında. Bu ergenlere ranger yani koruyucu anlamında isim verilmiş.

Eski yeni karşılaştırılmasını şöyle yapalım:

Eski 1993 Ranger'ları

Eski Power Rangerslar daha çok çocuk kitleye hitap ettiğinden renkler daha belirgindi. Teknolojik olarak elbetteki yenisi daha bir önde ama buna rağmen eski dizide daha bir hareketlilik söz konusuydu.Aralarındaki bağı kolayca hissedebiliyordunuz.



Dönüşümler ve kostümler eskide olsa kaliteliydi. Kitle çocuklar olduğu için bir piyes gibi hissettirse de bence dönemin en ikonik olaylarından biriydi. Bakar mısınız ne kadar renk cümbüşü var.

Yeni Rangerlar :)

Yenisinde ise metalik renkler söz konusu. Bunun nedeni kitlesi; hem çocuk hem yetişkinler hatta daha çok onları özleyen yetişkinler olmasıydı. Bu kitle fazla CGı(efekt) ve görsel meraklısı bir kitle anlayacağınız. Ki yeni filmde özellikle kostüm ve efekti konusunda çok başarılıydı.  Efektler de iyiydi ama 2017 yılı bir yapımda olmaması gereken basit efektlerdi. Örnek verecek olursam Özellikle dönüşüm efektleri çok iyi tasarlanmıştı.

Yeni Goldar asdfg 


Eski Goldar *_*

Ama gel gör ki altın yaratığımız (Goldar) ve toprak adamlarımız vardı, onları kim tasarlamışsa yüzüne tükürmelik.  Goldar hakkında yönetmenin bir açıklamasını okudum; yeniden tasarladık, daha güçlü ve daha daha vs... Hacı yenisi buysa eskisi sana bomba atar. Neyse küfür etmicem. Tasarlicem diye yırtınmış ama olmamış.

Yeni dönüşümleri :)

Yenisinde beni rahatsız eden kısım, megazord kısmı. Megazord nedir?

Megazord; Ranger'ların bindiği araçlara zord deniyor. Bir nevi silahları aynı zamanda araçları. Birleşince bu altı zord; Megazord oluveriyor. Megazordu yeni filmde görünce oğlum Transformers'a mı geldik diyor insan. Optimusun yandan çarklısı.

megazord :)


 Zaten serinin 6.6 gibi bir puan almasının ana nedeni Megazord ve kötü uzaylılardı. Çok berbat bir tasvirdi. Kötü uzaylıların grafiği yeni efekti kötüydü. Teknolojiden bunu beklemiyorduk :))

Eski kötümüz Rita :O

Gerçekten eskisi daha iyiydi. Abartılı makyaja vs ihtiyacı yoktu oyunculuğu ile yapıyordu kadın. Şimdiki peki. Berbat bir oyunculuğu var. Fiziğim iyi yüzüm güzel ben olurum deyip getirmişler belli.

Yeni Rita
Az daha zorlasa mortal kombat karakteri olacak Ya da Himen'in yavuklusu. Hadi çok zorluyorum belki Göl perisi neyin olur Disney'de. Hayal kırıklığı Rita'ydı. 6.6 'nın sebebidir. Ekizabeth Banks oynuyordu ama mahvetmiş.Açlık Oyunlarının Effie Trinket'ı. :)

Diğer oyuncular ise;  Dacre Montgomery, Naomi Scott, RJ Cyler, Ludi Lin, Becky G. İçlerind Mavi Ranger'ı canlandıran RJ Cyler çok iyi performans sergiledi.

Velhasıl çok uzatmadan fena değil etiketli filmlerden bir tanesi Power Ranger 2017 :) Benim gibi eskiyi özleyip nostalji yapmak isteyenlere birebirdir.

İzlemek isteyenler: Buraya bir >>>>>TIK


Teşekkürler okuduğunuz için...
-H

1 Ocak 2020 Çarşamba

Havadan Sudan Karadan Biraz Oradan Biraz Buradan: Dedikodu Postu

2020 yılının ilk gününde size bir post yazmak nasip oldu. Ben tatillerde genelde çalışırdım, bu kez ne hikmetse izinliydim. İznimi değerlendirip annemle film izledik.Azıcık film hakkında konuşayım.



Disney'in Brave'ını yani Cesur adlı filmi izledik. Ana karakter olarak Merinda adlı kızıl saçlı kızımız var, özgürlük düşkünü. Prenses ama kasıntı prenseslerden değil. Annesinin daima bir baskısı var üzerinde prenses olmakla alakalı. Aslında muhteşem bir film olacakken bunu tam başaramamış. Nedeni eksik kurgusu sanırım. Bir şeyleri anlatma derdi yok. Ama en güzeli bir aşk hikayesinden çok sevgiyi ve insani bağları anlatması. O yüzdendir ki oturup ananızla babanızla izleyebileceğiniz bir film. Cesur adlı animasyona bir şans verin derim.

Kızın saçları çok şeker. Bayıldık ve darlandık onun yerine :)


Bu yaramazlar üçüz kardeşleri. Sıpalar :)


Tüm ülkemizi ilgilendiren diğer olaylara bakarsak... en heyecan verici olanı TOGG idi. Yani yerli otomobilimiz. Üzücü olan kısmı... kendini bilmez bazı vatandaşların saçma sapan eleştirileri. İtalyanlar tasarlamış vs haberleri. Öncelikle bu konuyla alakalı bir şeyler söylemek istiyorum. Prototip İtalya'da tasarlandı nasıl yerli? Tasarımcı onlar değil. Yine Türk mühendislerimiz yaptı tabii ki.
Benim favorim SUV tipi TOGG. 

Asıl olay ise şu; o çok beğendiğimiz dünya markaları arabaların seri üretimine geçmeden önce yani bir fabrika kurmadan önce prototipi bir başka yerde üretir ve sunar. Test eder. Ardından makinaları, çalışanlarını hatta gelecek planlarını kurup hazırlayıp üretilecek tesisini kurar. Marka olmanın en prestijli durumu budur. Ama kızmıyorum da biliyor musunuz? Çünkü biz ülkecek böyle bir gururu ilk defa yaşıyoruz. Böyle bir büyük atılımın havadan sudan olmasını istemiyoruz. Sanırım bunun korkusuyla saçma sapan yorumlar ortaya çıkıyor. Ama olay bundan ibaret. Yani otomobilimizi bizim babayiğitler yaptı. Korkunuz olmasın.

 Bir de o çok beğendiğiniz markaların tasarımcısı da Türk. Örnek veriyorum: Murat Günak. Mercedes Benz C ve Volkswagen Passat tasarımcısı kendisi. Allah'ım tez zamanda başarılı oluruz inşallah.



O kadar çok karamsar yorumlar var ki Türkiye'de. Geçen gün dedim ki yabancılar ne diyor diye bir bakayım. Moralim yerine geldi resmen. Yabancı youtuberlar hemen markaja almışlar bizim TOGG'u. Tek temennileri de kendi ülkelerinde satışa sunulması. Tesla'yı biliyorsunuz...elektrikli aracın öncüsüdür. Ama modellerinde tam bir çekiciliği yok. Bundan sanırım bizim arabalar yabancı alıcıya alternatiften çok daha mükemmel bir seçenek gibi gözüküyor. Yorumlar nasıl sipariş verebiliriz diyen yabancılarla dolu. Bu o kadar umut verici ve güzel ki size anlatamam. Allah'ım 2022 gelsin istiyorum.
SUV İÇİ KOKPİTİ.


TOGG ile üzüldüğüm tek şey, fabrikanın Bursa'ya kurulacak olması.Marmara'ya yatırım yaptınız yeter artık diyorum. Elbette bir açıklaması var ama lütfen Karadeniz bölgesini kalkındırmaya çalışın. Göçü engellemenin en kolay yanı bir şehri kalkındırmaktır. Ne güzel olurdu Samsun'da bir TOGG fabrikası. Ya da pil fabrikasını kurun buralara. İnşallah güzel bir şekilde neticelendirirler.

LANSMANDAN KISA BİR VİDEO


En güzel açıklamayı Barış abi yapmış:))

Diğer konulara gelirsek Kore'de sevdiğim gruplardan olan İKON bu yıl geri dönüyormuş. Biraz buruk bir dönüş olacak ama olsundu. 



Diğer bir haber ise Lee Hi YG'den ayrılmış. Üzüldüm ben. Kimse kusura bakmasın, YG yi değil JYP'yi seçmiş olsaydı. Bir iki trend olup ortadan kaybolmuş olurdu. YG'de sık dönüş yapmasa bile her geri dönüşü efsane oldu. Sadece yetenek işi değildi bu, ayrıca pr yani promosyonla alakalı bir işti.Bence bundan sonra işi zor. Keza CL'in de öyle. Doğru ya da yanlış bir mottosu bir amacı vardı YG'nin. O büyüden çıktıktan sonra pek bir alıcılığın kalmıyor. Kendi düşüncem. 



Şİmdi geldik büyük paranteze. Ben nişanlım Hyun Bin'in dizisini izliyorum.Her gün beni azar azar boynuzlayışını seyrediyorum yani. :)) Crash Landing on You!


Dizi ile alakalı bir kaç bir şeye dikkat çekeceğim. Başrol oyuncuların uyumu mükemmel ötesi.Sırf bu uyum için bile izlenir. Dizi için hem farklı hem farklı değil yorumu uygun olur. Şöyle anlatayım. Konusundan anlayacağınız üzere Kuzey Kore'ye yanlışlıkla giden bir Güney Koreli zengin kızımızı konu alıyor. Kuzeyi anlatırken fakirlerin hayatının sömürüldüğü izlenimi verilmiş. Ki bence Güney'de de işler böyle.

Adam hayal gibi ya... Son yejin'i de bayılıyorum.Mükemmel olmuşlar<3

Anlattıkları bazı şeyler doğru bazıları abartı. Kurgu elbette normal bu durum. Herkese kızın Kuzey'e paraşütle düşmesi mantıksız gelmiş. Arkadaşlarım! İki ayrı ülke değiller aslında dip dibe sınırlar konulmuş iki yarımadalar. Yani gerçek bir fırtınada gerçekten de birbirlerine uçarlar, kaçarlar bu çok kolay bence. Zaten bu dizide siyasi içeriğe pek takılmıyor. Algı kıracak vs diye okuyorum.


 Algıyı zamanında The King Two Hearts dizisiyle Hajiwon ve Lee seung gi zaten kırmıştı. Ama bu dizi gibi dişlisi yeni geldi o ayrı. Demem o ki güzel bir iş. Bence izleyin.



Bu kadar dedikodu yeter :) Teşekkür ederim okuduğunuz için ^^